Bilinçdışında Göç

Bilinçdışında Göç
Photo by Jr Korpa / Unsplash

Yaşam sayısız kılığa bürünür,
yine de Bir'i arar — gözlerin erişemeyeceği 'O' tek özü.

İçerinin derinliklerinde başlar bu arayış.
Sonra sis bulutu olur yayılır başkalarına;
kimi zaman hazzın ipek kıvrımlarında,
kimi zaman çürümenin çıplaklığında,
kimi zaman yasın dinginliğinde.

Kucakla kucaklayabildiğini.

Bu arayışın kendisidir aşk —
yüreğin pırpırı değil, ta kendisi, kökü.
Tek bir seste mırıldanır ve bin bir seste;
bir sinek kuşunun kanat çırpışından,
göğü yaran gürlemeye dek.
Düzenle isyan arasında sallanır;
ayın sessiz valsinden,
kudurmuşçasına dönen nebulalara kadar.

Cömertlik mayalar aşkı,
Cesaret sınırları yıkar,
Canın yeşil alevi sırları çözer.

Bir inzivada, anıları bir bıçakla açıp gölgeleri kazıdım.
Terimin kesif kokusu tövbenin dili oldu.
Sevgi kırıntılarını didikledikçe, öfke eriyiverdi.
Ve sonra — berrak bir çift göz konuştu:
“Uyan şimdi, sen Tengri'nin kızısın.”